Bisinglet - to - İngilizce Türkçe sözlük


to ile İlgili Kısaltmalar:
1
TO
technical order
2
TO
to....
İçerisinde to İfadesi Geçen Sözcükler:
1
a long way to hoe
zahmetli iş
2
a long way to hoe
zor iş
3
abhor to
muhalif
4
abhor to
zıt.
5
ability to pay
ödeme gücü
6
about to
üzere
7
about to come
gelmek üzere.
8
about to die
ölmek üzere
9
according to
göre
10
according to cocker
tam
11
ache to
yanıp tutuşmak
12
add up to
anlamına gelmek
13
add up to
demek olmak
14
add up to
demeye gelmek
15
add up to
etmek
16
add up to
tutmak
17
add zest to
lezzet katmak
18
add zest to
tat vermek
19
addicted to
tutkun
20
address oneself to
koyulmak
21
address oneself to
başlamak
22
address oneself to
ele almak
23
address oneself to
girişmek.
24
address oneself to
hazırlanmak (bir işe)
25
agree to
... e razı olmak
26
agree to
bir şey için mutabık kalmak
27
agree to
kabul etmek
28
akin to
akraba
29
akin to
yakın
30
allude to
ima etmek
31
attach importance to
önem vermek
32
attach importance to
önemsemek
33
attach oneself to
katılmak
34
attest to
kanıtlamak
35
awake to
farkına varmak
36
be a disincentive to
yıldırmak
37
be a party to
katılmak
38
be a party to
ortak olmak
39
be attached to
bağlanmak
40
be attached to
bağlı olmak
41
be careful not to
sakınmak
42
be carried to
taşınmak
43
be designed to
uygun olmak
44
be disposed to
eğilimi olmak
45
be equal to
bir olmak
46
be equal to
denk olmak
47
be equal to
uygun olmak
48
be equivalent to
denk olmak
49
be equivalent to
eşit olmak
50
be led to
sürüklenmek
51
be liable to
maruz kalmak
52
be liable to
tabi olmak
53
be oblivious to
önemsememek
54
be of service to
yaramak
55
be opposed to
karşı olmak
56
be partial to
hoşlanmak
57
be pertinent to
ilgili olmak
58
be pertinent to
ilgisi olmak
59
be posterior to
sonra gelmek
60
be reluctant to
isteksiz olmak
61
be subject to
tabi olmak
62
be tantamount to
eşit olmak
63
be up to
anlamak
64
be up to
bilmek
65
be up to
iş çevirmek
66
be wedded to
bağlanmak
67
be wise to
bilmek
68
bear resemblance to
benzemek
69
bear testimony to
ifade vermek
70
bear witness to
tanıklık etmek
71
become reconciled to
ısınmak
72
belong to
ait olmak
73
betake oneself to
gitmek
74
betake oneself to
yolunu tutmak
75
boil down to
demeye gelmek
76
bound to
zorunlu
77
brief but to the point
kısa ve özlü
78
bringing to life
canlandırma
79
broke to the wide
meteliksiz
80
call attention to
dikkat çekmek
81
call to
haykırmak
82
call to
seslenmek
83
causing to fall
düşürme
84
change to
geçmek
85
change to
çevirmek
86
close one's eyes to
aldırmamak
87
close one's eyes to
görmemezlikten gelmek
88
close one's eyes to
önemsememek
89
close to
yakın
90
come close to
yaklaşmak
91
come to
ayılmak
92
come to
gelmek
93
come to
ilgili olmak
94
come to
iyileşmek
95
come to
kalmak
96
come to
kendine gelmek
97
come to
payına düşmek
98
come to
tutmak
99
come to
ulaşmak
100
come to
varmak
101
come to
şuuru yerine gelmek
102
come up to
denk gelmek
103
come up to
gelmek
104
come up to
ulaşmak
105
coming to life
canlanma
106
confine oneself to
yetinmek
107
confined to bed
yatalak
108
contrary to
aksine
109
cotton on to
anlamak
110
cotton on to
çakmak
111
dance to smb.'s pipe
suyuna gitmek
112
dance to smb.'s tune
suyuna gitmek
113
debt owed to one
alacak
114
do justice to
hakkını vermek
115
do obeisance to
hürmet etmek
116
do obeisance to
saygı göstermek
117
do to
davranmak
118
do violence to
zorlamak
119
dressed up to the nines
iki dirhem bir çekirdek
120
due to
yüklenebilir
121
engaged to be married
nişanlı
122
entitled to
yetkili
123
exposed to the wind
rüzgar alan
124
expression to show displeasure
hay allah
125
face up to
göz yummak
126
face up to
göze almak
127
face up to
karşı koymak
128
face up to
katlanmak
129
face up to
önlemek
130
fall to
başlamak
131
fall to
payına düşmek
132
from age to age
asırdan asra.
133
from age to age
nesilden nesle
134
front on to
bakmak
135
front on to
karşı olmak
136
full to overflowing
dopdolu
137
get angry to
darılmak
138
get to
başlamak
139
get to
varmak
140
get used to
alışmak
141
get wise to
farkına varmak
142
get wise to
öğrenmek
143
give a fillip to
harekete geçirmek
144
give a fillip to
teşvik etmek
145
give a fresh impetus to
canlandırmak
146
give a wide berth to
uzak durmak
147
give a wrench to
ters anlamak
148
give access to
içeriye bırakmak
149
give access to
müsaade etmek
150
give access to
serbest bırakmak. :
151
give affront to
hakaret etmek
152
give affront to
küçük düşürmek
153
give an eye to
göz atmak
154
give an eye to
göz kulak olmak
155
give birth to
dünyaya getirmek
156
give countenance to
desteklemek
157
give countenance to
onaylamak
158
give countenance to
teşvik etmek
159
give credence to
güvenmek
160
give credence to
inanmak
161
give heed to
dikkat etmek
162
give heed to
dikkatli olmak
163
give importance to
ilgi duymak
164
give place to
yer vermek
165
give place to
yerini bırakmak
166
give point to
vurgulamak
167
give rein to
kapılmak
168
give rise to
neden olmak
169
give rise to
yol açmak
170
give shape to
biçimlendirmek
171
give the lie to
yalanlamak
172
give thought to
düşünmek
173
give vent to
açığa vurmak
174
give voice to
ifade etmek
175
give voice to
söylemek
176
give weight to
önem vermek
177
given to
bağımlı
178
given to
düşkün
179
given to
meraklı
180
go counter to
karşı olmak
181
go counter to
karşı çıkmak
182
go down on one's knees to
ayaklarına kapanmak
183
go down on one's knees to
diz çökmek
184
go very often to
taşınmak
185
grist to the mill
yarar
186
grist to the mill
çıkar
187
hard nut to crack
çetin ceviz
188
have recourse to
başvurmak
189
have recourse to
müracaat etmek
190
have resemblance to
benzemek
191
have the face to
cüret etmek
192
have the nerve to
cüret etmek
193
help oneself to
aşırmak
194
help oneself to
buyurmak
195
hold on to
bırakmamak
196
hold on to
tutmak
197
hold on to
tutunmak
198
i am alive to that fault
o yanlışın ben de farkındayım.
199
i can't afford to buy a car
bir araba satın almaya bütçem müsait değil.
200
i would love to
seve seve
201
i would love to come
seve seve gelirim
202
i'm going to explain myself.
kendim hakkında açıklama yapacağım.
203
i'm trying to stop !
bırakmaya çalışıyorum !
204
identify to
işbirliği yapmak
205
impermeable to water
su geçirmez
206
in addition to
ayrıca
207
in addition to
ilaveten
208
in contradistinction to
aksine
209
in contradistinction to
farklı olarak
210
in order to
üzere
211
in sooth to say
doğrusu
212
in times to come
gelecekte
213
incline one's ear to smb.
kulak kabartmak
214
juxtaposed to
bitişik
215
keep to
kalmak
216
keep to
tutmak
217
keep to
uymak
218
knuckle down to
başlamak
219
latch on to
anlamak
220
latch on to
asılı durmak
221
latch on to
benimsemek
222
latch on to
kavramak
223
lay claim to
sahip çıkmak
224
lay siege to
ikna etmeye çalışmak
225
lay siege to
kuşatmak
226
lay to
vurmak
227
lend countenance to
desteklemek
228
lend countenance to
teşvik etmek
229
lend help to
yardım etmek
230
lend itself to
uygun olmak
231
lend itself to
yaramak
232
lend oneself to
yanaşmak
233
lend oneself to
yardım etmek
234
lend wings to
coşturmak
235
lend wings to
teşvik etmek
236
listen to
dinlemek
237
live up to
ulaşmak
238
look forward to
dört gözle beklemek
239
look forward to
beklemek
240
look to
başvurmak
241
look to
bel bağlamak
242
look to
dikkat etmek
243
look to
güvenmek
244
look to
önem vermek
245
look up to
saygı göstermek
246
made to order
ısmarlama
247
make a claim to
sahip çıkmak
248
make advances to
birinin dostluğunu kazanmak
249
make advances to
kabili hitap girgin olmak. advantage n.avantaj.
250
make an objection to
itiraz etmek
251
make bold to
cüret etmek
252
man to man
samimi olarak
253
money owed to one
alacak
254
object to
itiraz etmek
255
object to
karşı gelmek
256
object to
karşı çıkmak
257
on to
haberdar
258
owing to
nedeniyle
259
pay attention to
dikkat etmek
260
pay attention to
dikkate almak
261
pay attention to
ilgilenmek
262
pay attention to
önemsemek
263
pay court to
kur yapmak
264
pay heed to
dikkat etmek
265
pay heed to
dikkatli olmak
266
pay homage to
bağlı olmak
267
pay homage to
saygı göstermek
268
pay one's address to
evlenme teklifinde bulunmak
269
pay one's address to
flört etmek
270
pay one's address to
kur yapmak.
271
pay one's addresses to
kur yapmak
272
pay one's court to
kur yapmak
273
pay one's debt to nature
ölmek
274
pay one's respects to
saygılarını sunmak
275
peculiar to
özgü
276
play to
vurgulamak
277
play to
yaltaklanmak
278
point to
göstermek
279
present smth. to
hediye etmek
280
pretend to
taslamak
281
prior to
önce
282
pull up to
yakalamak
283
pull up to
yetişmek
284
pursuant to
göre
285
put a period to
sonuçlandırmak
286
put a question to
soru sormak
287
put a stop to
bitirmek
288
put a stop to
durdurmak
289
put a stop to
nokta koymak
290
put a stop to
son vermek
291
put an end to
bitirmek
292
put an end to
son vermek
293
put an end to
sona erdirmek
294
put one's heart to
kendini adamak
295
put signature to
imza atmak
296
put signature to
imzalamak
297
put smb. wise to
haber vermek
298
put to
birleştirmek
299
put to
eklemek
300
put to
sunmak
301
putting to death
öldürme
302
raise an objection to
itiraz etmek
303
raring to
çok istemek
304
read the riot act to
çıkışmak
305
reconcile oneself to
ısınmak
306
refer to
adlandırmak
307
relating to
ait
308
render service to
hizmet etmek
309
render service to
hizmet vermek
Gizlilik Politikası